ANA SAYFA AÇIKLAMALAR SURELER AYETLER İÇİNDEKİLER MEKKE DÖNEMİ NOTLAR HİCRET NOTLAR MEDİNE DÖNEMİ NOTLAR HZ. MUHAMMED’İN ÖLÜMÜ HZ. MUHAMMED’DEN SONRA SON NOTLAR




            5- BAŞLANGIÇ | FÂTİHA | KİTAB’IN ÖZÜ (Kitap Sırası-1)


SURE AÇIKLAMASI (Diyanet İşleri Başkanlığı)
Mekke döneminde inmiştir. Yedi âyettir. Kur’an-ı Kerim’in ilk sûresi olduğu için “başlangıç” anlamına “Fâtiha” adını almıştır. Sûrenin ayrıca, “Ümmü’l-Kitab” (Kitab’ın özü) “es-Seb’ul-Mesânî” (Tekrarlanan yedi âyet)1, “el-Esâs”, “el-Vâfiye”, “el-Kâfiye”, “el-Kenz”, “eş-Şifâ”, “eş-Şükr” ve “es-Salât"2 gibi başka adları da vardır.
Kur’an’ın içerdiği esaslar öz olarak Fâtiha’da vardır. Zira övgü ve yüceltilmeye lâyık bir tek Allah’ın varlığı, onun hâkimiyeti, tek mabut oluşu, kulluğun ancak O’na yapılıp O’ndan yardım isteneceği, bu sûrede özlü bir şekilde ifade edilir.
Fâtiha sûresi, aynı zamanda baştanbaşa eşsiz güzellikte bir dua, bir yakarıştır.

1.         Şefkatle merhamet eden Allah’ın adıyla.3

2-4.      Hamd4, Âlemlerin Rabbi5, Rahmân6, Rahîm7, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki Allah’a mahsustur.

Not.1         APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI KELİMELER:

                   Meryem 97, Taha 113, Şuara 193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf 2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde) Kur’an;

                   Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik” diyor. Bir yerde;

                   Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor! (Şuara 198-199). Bir yerde;

                   Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).

Oysa;        başta Kur’an’daki tüm Besmeleler’de, bu ayette ve başka birçok yerde geçen;

                   RAHMANkelimesi Arapça değildir.

                   İbranice’dir, “Rağman” kökünden gelir ve “Allah’ın sıfatlarından bir sıfattır” (Arapça karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.273).

5.         (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

6-7.      Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.

 Not.1        Fatiha ve Nasr sureleri: Sümer kanun yapımcıları nasıl kendi kanunlarının başında ve sonunda inandıkları tanrılarını şükranla anmışlarsa; aynısını Muhammed de Kur’an’ında uygulamıştır. Örneğin Fatiha suresinde (bir bakıma Kur’an’ın önsözü durumundaki sure diyebiliriz) “Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd/şükürler olsun” diye başlıyor ve yetmiyormuş gibi bunun, günde 5 vakit kılınan namazlarda tekrarlanmasını/Müslümanlar tarafından okunmasını zorunlu kılıyor. Kur’an’ın baştaki suresi (Fatiha) böyle iken, onun en son inen suresi de (tabir caizse sonsözü) Sümer kanunlarındaki kuralın dışına çıkmama niteliğinde. 110. sure “NASR” suresidir. Tanrı bu surede Muhammed’e hitaben, “artık Rabbini hamd ile teşbih et (bana teşekkür et demek istiyor) ve bağışlanmanı dile diyor. Gerçekten dikkat çekici bir sure; Sümerlerle paralelliği bir yana; sanki Allah katında Muhammed’in işlediği bir suç varmış gibi “Ey Muhammed! Benden tövbe/istiğfar dile” şeklinde ayet gönderiyor. Kısacası önsöz ve sonsöz mantığındaki asıl kaynak da çok tanrılı Sumer mitolojisidir. bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.69).

Not.2         KUR’AN’DA EKSİK ya da FAZLA AYETLER, FARKLI KUR’AN NÜSHALARI ve FARKLI NÜSHALARIN İMHASI:

                   Fatiha’nın son ayetinde ellezine kelimesi var. Ömer bunun yerine “Men” kelimesini kullanıyordu. Yine bu ayette Gayr kelimesi bir sefer geçiyor. Ömer ise bunu iki sefer oku­yordu ve cemaate namaz kıldırırken de böyle okuyordu. İbn-i Ebu Davud bununla ilgili yedi hadisi üst üste sıralıyor.

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.131, 227).

Sonuç:       İşte nüshalar arasındaki fark böylece hem fazla, hem de herkes “benimki doğrudur” deyince, halife Osman olaya el koyuyor ve yeni bir nüsha ortaya çıkarıp kalanları imha ediyor.                (pdf-s.132).

                   İmam Malik’e göre Osman’dan kalma olduğu iddia edilen ve şu an mevcut bulunan Kur’an da orijinal değildir; zaman­la değişime uğramıştır.                                                                           (pdf-s.200).

ayrıca;      KUR’AN’DA EKSİK ya da FAZLA AYETLER, FARKLI KUR’AN NÜSHALARI ve FARKLI NÜSHALARIN İMHASI:

                   için bkz. (Hicr 9, Not.3) ve İLGİLİ HADİSLER için bkz. (Hicr 9, Not.4)

ayrıca;      ZALİM HACCAC’IN KUR’AN’DA YAPTIĞI DEĞİŞİKLİKLER: için bkz. Tekvir 24, Şuara 116, 167, Yunus 22, Yusuf 45, Zuhruf 32, Mü’minun 85-86, 89, Bakara 259, Muhammed 15, Maide 48, Hadid 7.

ayrıca;      Konuyla ilgili bu bilgiler Süyuti Kaynaklarında da vardır. Süyuti’den derlenen 40 benzer not için...

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.219-232).





DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)

1.     “Tekrarlanan yedi âyet” ile ilgili olarak bakınız: Hicr sûresi, âyet, 87.

2.     Salât, namaz demektir. Hz.Peygamber, namaz açısından Fâtiha sûresinin önemini vurgulamak için; “Hiçbir namaz Fâtiha’sız tamam olmaz” buyurmuştur. Namaz ile âdeta özdeşleşen sûreye, bu açıdan “salât (namaz)” adı verilmiştir.

3.     Besmele, Neml sûresinde müstakil bir âyet olarak yer alırken (27/30), Tevbe sûresi hariç Kur’an’ın her sûresinin başında da bulunmaktadır. Fâtiha sûresinin başındaki besmele, bir görüşe göre, sûrenin birinci ayeti sayılmayıp, son âyet iki âyet olarak kabul edilmektedir. “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla” şeklinde tercüme edebileceğimiz besmeleyi, aslî ifadesi ile okuyup öylece korumak uygun olur. Zira Besmele, tıpkı ezan ve selâm gibi, tüm müslümanlar arasında ortak bir mesaj niteliği taşımaktadır.

4.     Hamd, tüm varlıkları nimetlendiren sonsuz kudret sahibi Allah’ı yüceltme ifadesidir. Hamd eden insan, Allah’ın nimetlerine konu oluşu bakımından değil, Allah’ın tüm insanları nimetlendirici bir konumda oluşu açısından ona hamd eder. Bu itibarla, belli bir nimet bir insana ulaşsa da ulaşmasa da, o insan Allah’a hamd eder. Allah’tan başka, mutlak anlamda nimet verecek hiçbir varlık bulunmadığı için, hamde lâyık tek varlık da Allah’tır.

5.     Rab, “Varlıkları yaratan, tüm ihtiyaçlarını karşılayarak onları kademe kademe geliştirip olgunluğa ulaştıran Allah” demektir.

6.     Rahmân, “Rahmeti çok”, “çok merhametli”, “sonsuz merhametli” anlamlarında, sadece Allah için kullanılan sıfat-isimdir. Tam bir Türkçe karşılığı yoktur. Mü’min olsun, kâfir olsun; iyi olsun, kötü olsun, herkes “Rahmân”ın ifade ettiği rahmetin kapsamındadır. Varlıklar da bu rahmet ve merhametin eseri olarak var olmuşlar ve varlıklarını da yine bu sayede sürdürmektedirler.

7.     “Rahîm” kelimesi de, “Rahmân” gibi Allah Teâlâ’nın sıfatlarından biridir. Aynı şekilde, “rahmeti çok”, “çok merhametli”, “sonsuz merhametli” anlamlarını taşır. Ancak “Rahmân”, Allah Teâlâ’ya has bir sıfat-isim iken, “Rahîm” insanlar için de kullanılabilir. Nitekim Tevbe sûresi 128.âyette, bu sıfat Hz.Peygamber için de kullanılmıştır.



Sonraki sure
TEBBET | KURUSUN, KAHROLSUN




KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ

1.      Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni

2.      Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2)

3.      Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler

4.      Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü

5.      Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni





SURELER (NÜZUL SIRASI)

Free Web Hosting