34- KÂF HARFİ | KÂF (Kitap
Sırası-50)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1-2. Kâf.1
Şerefli Kur’ân’a andolsun ki kâfirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine
şaştılar ve şöyle dediler: “Bu tuhaf bir şeydir!”
Not.1 Bu
not için bkz. Kalem 52: Kur’an’da Anlamsız
Kelimeler (“Elif Lam Mim”, “usulcacık çekenlere” vb).
Konu: ŞAİR ÜMEYYE B. EBİ SAİT:
Sure başlarında kullanılan anlamları olmayan bu gibi işaretler ve yabancı
kelimeler, o
dönemin şairlerinden ünlü Ümeyye B. Ebi Sait’in
şiirlerinde sıkça
uyguladığı bir taktiktir.
(BU
KONU KALEM SURESİ’NİN SONUNDA -52. ayetten sonra- GENİŞ KAPSAMLI
İŞLENMEKTEDİR)
3. “Öldüğümüz ve
toprak olduğumuz zaman mı (dirilecekmişiz)? Bu, akla uzak (imkânsız) bir
dönüştür!”
4. Şüphesiz biz,
toprağın; onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz. Yanımızda (o bilgileri)
koruyan bir kitap vardır.
5. Hatta gerçek
kendilerine gelince onu yalanladılar. Artık onlar kararsız bir hâldedirler.
6. Üstlerindeki
göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık! Onda hiçbir
düzensizlik ve eksiklik yoktur.
7. Yeryüzünü de
yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift
bitkiler bitirdik.
8. Bütün bunlar,
içtenlikle Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona öğüt ve ibret
vermek içindir.
9-11. Gökten de
bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek
taneler (ekinler), birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma
ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip
kabirlerden) çıkış da böyledir.
Not.1 Tur dağı ayetleri: Abese 29, Kaf 10, Kamer 20, Yasin 34,
Meryem 23, 25, Taha 71, Şuara 148, İsra 91, En’am 99, 141, Kehf 32, Nahl 11-67,
Mü’minun 19, Tur 1, Hakka 7, Rad 4, Rahman 11, 68, Bakara 266.
Zeytin ismi geçen ayetler: Abese 29, Tin 1, En’am 99-141,
Nahl 11, Nur 35
a) Hz. Musa’nın zaman zaman Tur dağına/Tur-i Sina’ya çıkıp Allah’la
konuşması, Kuran’da sıkça kullanılan konular arasındadır (yukarıdaki
ayetler).
b) Yine Hz. İsa’nın sıkça “Yeruşalime’ye yakın zeytinlik dağına çıkıp oradaki mabette halka, arkadaşlarına bilgi
verdiği” İncil’de anlatılmaktadır
(Matta 21/1, Markos incili, 13/3-28, 11/27, 14/26).
c) Bu arada incir ağacının da hikâyesi hem Tevrat’ta
(Tekvin, 3/7), hem İncil’de
(Markos, 13/28), hem de Kuran’da
(Araf, 22.ayet) anlatılmaktadır.
d) İşte Muhammed, incir-zeytin ve
Tur dağıyla ilgili eski mitolojik
inançları kendi Kuran’ında işlemiştir/ tabir caizse onlara Kuran’da
kadro açmıştır. Hatta bir sureye “İncir” (Tin) birine de “Tur” ismi takmıştır. Sadece isim
takmakla kalmamış; aynı zamanda tanrı
bunlara daha da önem vererek bunların başına yemin de etmiştir kendi
Kuran’ında. İncir suresinin hemen ilk başında “And olsun incire, zeytine, Tur’i Sina’ya ve bu güvenli şehre
(Kâbe’ye)” diye yemin ediyor.
e) Muhammed incir olsun, zeytin olsun, tur dağı olsun bunları topluma karşı bir etki aracı,
söylediklerine inandırıcılık kazandırmak
amacıyla kullanmıştır. Bunun başka izah tarzı zaten olamaz.
f) İnsanlar yanımda muhteremdir; ancak bir sistem yanlışsa onu
söylemek, eleştirmek bir insanlık görevidir. Ben hiç kimsenin
ezilmesini istemiyorum. Bu arada en çok
ezilenin de, dinlerden medet bekleyen kişiler oldukları bir gerçektir.
Dolayısıyla, benim bu doğruları
söylemekle en fazla Müslümanlara
faydalı olacağım da bilinmeli.
bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve
Dinler, (pdf-s.149-150)
12-14. Onlardan önce Nûh
kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler,
Tübba’ın2 kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar (kendilerine
gönderilen) peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey
gerçekleşti.
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetlerin (Kaf 12, Furkan 38) Arapçasında geçen;
“RESS”
kelimesi Arapça değildir.
“Kuyu” anlamına gelir.
Hangi dilden geldiği bilinmiyor (Arapça karşılığı bulunmasına rağmen
başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak
o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.296).
15. İlk yaratmada
âcizlik mi gösterdik ki (yeniden yaratamayalım)? Doğrusu onlar, yeniden
yaratılış konusunda şüphe içindedirler.
16. Andolsun, insanı
biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona
şah damarından daha yakınız.
17. Üstelik, biri
insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun
yaptıklarını) alıp kaydetmektedir.
18. İnsan hiçbir söz
söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir
melek bulunmasın.
Not.1 “Bireylerin özel
Tanrıları” teması (burada her kişiyi gözetleyen melek) çok tanrılı Sumer Uygarlığından kaynaklanmaktadır. Bu ayetler Sumer
inançlarının bir yansımasıdır.
bkz. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni, (pdf-s.25-26).
19. Ölüm sarhoşluğu
bir hakikat olarak insana gelir de ona, “İşte bu, senin öteden beri kaçıp
durduğun şeydir” denir.
20. (İnsanlar
öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr’a üfürülecek. İşte bu, tehdidin
gerçekleşeceği gündür.
21. Herkes
beraberinde bir sevk edici, bir de şahitlik edici (melek) ile gelir.
22. (Ona) “Andolsun
ki sen bundan gaflette idin. Şimdi gaflet perdeni açtık; artık bugün gözün
keskindir” (denir.)
23. Beraberindeki
(melek) şöyle der: “İşte bu yanımdaki hazır.”
24-25. (Allah, şöyle der:)
“Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci
her kâfiri!”
26. “Allah ile
beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!”
27. Arkadaşı (olan
şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir
sapıklık içinde idi.”
28. Allah, şöyle der:
“Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden
yaptım.”
Not.1 KUR’AN’DA NASİH VE MENSUH:
a) Mürselat 35-36, Yasin 65,
Kasas 78, Rahman 39: Bu ayetlerde
kıyamet günü ne insandan, ne de cinden günahı
sorulmayacak. O gün suçluların
ağızları mühürlenecek; ancak elleri
konuşacak, ayakları da şahitlik edecek! Yani suçları kesinleşmiş olanlara
günahları konusunda soru sorulmayacak (çünkü Allah hepsini bilir) deniliyor. “Bu, onların konuşamayacakları gündür. Özür dilemek için onlara
izin de verilmeyecek” deniliyor Kur’an’da.
Bir de bunun tam tersi var. Mesela;
b) Kaf 28, Hicr 92-93, Saffat
27-29, Zumer 31: (Ey Muhammed!) Rabbine and olsun ki, onların hepsinden, yaptıklarını mutlaka soracağız.
Şüphesiz siz kıyamet günü Rabbinizin
huzurunda yargılanacaksınız. Allah o gün şöyle diyecek: “Benim huzurumda
çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size daha önceden yaptım.” Suçlular
birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler). Şöyle derler: “Siz bize sağdan
gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.” Diğerleri de onlara şöyle karşılık
verirler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz” anlamında farklı içerik belirten ayetler var.
Sonuç: Peki, o zaman soru-cevap şeklinde bir yargılama
var mı, yoksa Allah her şeyi bildiği için buna gerek yok; artık kendisi bildiği
için istediğini cennete, istediğini de cehenneme mi atacak?
O
gün insanlar konuşacak mı, yoksa Allah her şeyi bildiği için buna gerek yok mu?
Bu bilinmiyor...
Kur’an’daki
bilgi bir şekilde birbirine zıt.
Not.2 İşte
Kur’an’da böylesine zıt olan ayetler hakkında İslam âlimleri nasih ve mensuh kuralını devreye
koymuşlar.
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.233-234).
ayrıca: KUR’AN’DA NASİH VE MENSUH: Ala
6-7, İsra 86, Nahl 101, R’ad 39, Bakara 106:
(BU
KONU A’LA SURESİ’NİN SONUNDA -19. ayetten sonra- GENİŞ KAPSAMLI
İŞLENMEKTEDİR)
29. “Benim katımda
söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.”
30. O gün Cehenneme,
“Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der.
Not.1 İlginçtir
ki burada "Cehennem’le Kur'an
tanrısı arasında dostane bir diyalog" söz konusu. Sahih hadislerde
Allah’la cehennem arasında benzer bir diyalog daha geçiyor. bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve
Dinler, (pdf-s.52).
31. Cennet, Allah’a
karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak.
32-33. (Onlara şöyle
denir:) “İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden,
O’nun emrini gözeten için, görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan
korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir.”
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetlerin (Kaf 32, Sad 17,19, 30, 44) Arapçasında geçen;
“EVVAB” kelimesi
Arapça değildir.
Habeşçe’dir, “Allah’ı teşbih
eden/anan kişi” anlamına gelir (Arapça karşılığı bulunmasına rağmen başka
dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o
dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.283).
34. “Oraya esenlikle
girin. İşte bu, ebedîlik günüdür.”
35. Orada kendileri
için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.
36. Biz onlardan
önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp
kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var?
37. Şüphesiz bunda,
aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.
38. Andolsun,
gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde (altı evrede) yarattık.
Bize bir yorgunluk da dokunmadı.
Not.1 Yaratılış + Çamurdan Yaratılış Efsanesi ile ilgili ayetler: Sâd 75, Fatır 11, İsra 61, Hicr
26, 28, 33, En’âm 2, Saffat 11, Enbiyâ 30, Mü’minûn 12, Secde 7, Rum 20, Hacc
5, Rahman 14, Âli İmrân 59, Maide 110. Bu ayetlerde özetle Allah “insanı çamurdan
yarattık” diyor.
Yaratılış Efsanesi ile ilgili
ayetler: Kaf
38, A’raf 54, Furkan 59, Yunus 3, Hud 7, Fussilet 9-12, Secde 4, Naziat 27-33,
Bakara 29, Hadid 4.
Bu
ayetlerde özetle “Allah gökleri ve yeri ve ikisinin
arasındakileri 6 günde yarattı” diyor.
a) Tevrat’tan
alınan “Yaratılış Efsanesi”, “Tanrıların insanı çamurdan yaratması”, “Tanrı(lar)ın
gökleri ve yeri 6 günde yaratıp 7. gün dinlendiği” teması çok tanrılı Sumer Uygarlığından
kaynaklanmaktadır.
bkz. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni, (pdf-s.35-40).
b) “Tanrı’nın bazen birinci çoğul şahıs (biz),
bazen üçüncü şahıs (örn. yarattı) olarak konuşturulması”
teması da çok tanrılı Sumer
Uygarlığından kaynaklanmaktadır.
bkz. Muazzez İlmiye Çığ, age, (pdf-s.16).
c) Sumer ve Tevrat hikâyesi birbirine çok yakın. Kur’an’da çok yüzeysel. Fakat Enbiyâ
30’da anlatıldığı gibi ana fikir, “gök
ve yerin başlangıçta bitişik olması, bunların sudan çıkması” aynı.
bkz. Muazzez İlmiye Çığ, age, (pdf-s.35).
d) Tevrat’ta
“Şabat günü olarak tanımlanan 7. gün (Cumartesi; Satürn
gezegeninden gelme Saturday) Babillilerin
her ayın 7. günü (Şapatu) yaptıkları kutlamalardan geçmiştir. İslamiyette bu gün Cuma’ya dönüştürülerek daha hafifletilmiş kuralla alınmıştır.
bkz. Muazzez İlmiye Çığ, age, (pdf-s.25 ve s.35-36’da dipnot 28).
e) Fussilet 10’da şu çelişki var: İlkin dünyayı 2 günde
yarattığını söylüyor, buna ek olarak dört (4) gün de dünyadaki bereketleri,
dağları ve rızıkları yarattığını, zamanını bunlara ayırdığını belirtiyor;
ki -gökler hariç, sadece yer ve insanlar için- toplam olarak 6 gün oluyor.
2 gün de göklere verirsek kâinatın yaratılışı toplam 8 gün eder!
bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve
Dinler, (pdf-s.49).
f) Kabul edelim ki tanrı dünyaya toplam olarak dört gün ayırmış;
yine çelişkiler bitmez. Çünkü bilindiği gibi dünya güneşin küçücük bir uydusudur. O nedenle, Allah’ın bu küçücük uyduya tüm evrenin
iki katı kadar zaman ayırması, ona
biçilen büyüklükle ters orantılıdır. bkz. Arif Tekin, age, (pdf-s.49-50).
g) Fussilet 9-12 ve Bakara 29’da
“kâinat yaratılırken önce yer, daha
sonra gök yaratılmıştır” diyor.
Ancak Naziat 27-33’te tam tersine, öncekilerle
çelişen bir açıklama var. Orada
“önce gökleri, daha sonra yeri
yarattığını” söylüyor.
Kuran’ı açıklamaya çalışanlar
(müfessirler) “Allah, hammadde olarak
önce yeri, daha sonra gökleri yaratmış; ancak son şekillerini verme
aşamasında ilkin gökten, daha sonra yerden başladığı” biçiminde yorum
getiriyorlar. Bellidir ki bu yorumu da Tevrat’tan aktarmışlardır.
Çünkü Tevrat’ın da hemen ilk cümlesinde tanrının evvela yerle gökleri (hammadde
olarak) yarattığını, tekamülleri aşamasındaysa ilkin gökleri, daha sonra yeri
yarattığını görüyoruz. İşin bilimsellikten uzaklığı bir yana; bir kere kendi
içinde net çelişkileri mevcuttur. bkz.
Arif Tekin, age, (pdf-s.50).
h) Enbiya 30’da Kur’an’ın Allah’ı “göklerle yerin başlangıçta bitişik olduğunu, sonra onları ayırdığını”
anlatır. bkz.
Arif Tekin, age, (pdf-s.51).
i) Naziat 27’de Kur’an’ın Allah’ının kendisi gökleri yaratmanın zor olduğunu söylüyor.
j) Yasin 82’de “Allah bir şeye,
‘Ol’ dedi mi hemen oluverir” diyor. O halde Kur’an Allah’ı insanı, gökleri, yeri ve arasındakileri yaratmak için neden bu kadar uğraşıyor?
bkz. Arif Tekin, age, (pdf-s.36-59).
Not.2 YARATILIŞ AYETLERİ: Kaf 38,
Araf 54, Furkan 39, Yunus 3, Hud 7, Fussilet 9-12, Secde 4, Hadid 4:
Kur’an’da birçok yerde tanrı, ben yedi gökle yeri altı günde yarattım, diyor (Araf 5 4, Yunus
3, Hud 7, Hadit 4). Birkaç ayette de yedi gök, yer ve aralarındakileri altı günde yarattım, diyor (Furkan 39, Secde 4, Kaf 38).
İster yedi gökle yer yalnız
olsun, ister bunlarla birlikle aralarındakiler de olsun, Kur’an’a göre bunlara harcanan zaman altı gündür. Bu altı
gün meselesi hemen Tevrat’ın başında
da geçiyor.
Bu ayetlerde, kâinat
yaratılırken altı gün harcandığını, yere kaç gün, göğe kaç gün verildiği yazılmıyor;
toplam rakamdan söz ediliyor. Başka
bir ayette (Fussilet 9) ise o altı günden iki günü yere
ayırdığı belirtiliyor ve devam ediliyor. Fussilet 10. ayette “yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi, orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti”
deniliyor. Dikkat edilirse daha
önce verilen altı gün burada bitti;
yalnız daha göklere sıra gelmedi.
Devam
ediliyor. Fussilet 12.
ayette “Böylece onları (gökleri), iki
günde yedi gök olarak yarattı” diyor. İşte burada hesap yanlış! Ayetlerde harcanan zaman toplu halde belirtilirken altı gün deniliyordu; görüldüğü gibi detay kısmında sekiz gün
geçiyor. (Burada “efendim dört gün derken daha önce
dünyaya verilen iki gün de bu dört güne dahilmiş” diyerek zorlama kurtarma yorumları yaparlar.)
Görüldüğü gibi ortada çok basit bir hesap yanlışı var. Bunun da nedeni, ayetlerin farklı zamanlarda oluşturulması ve konuya
ilişkin daha önce söylenen ayetlerin farkına varılmamış olması.
bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.83-84).
39. O hâlde onların
söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini
hamd ederek tespih et.3
40. Gecenin bir
kısmında ve secdelerin ardından da O’nu tespih et.
41. (Ey Muhammed!)
Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver.
42. O gün insanlar
hakka çağıran o korkunç sesi işiteceklerdir. İşte bu, (kabirlerden) çıkış
günüdür.
43. Şüphesiz biz
diriltir ve öldürürüz. Dönüş de ancak bizedir.
44. O gün yer,
onların üzerinden süratle yarılıp açılır. Bu, (hesap için) bir toplamadır, bize
göre kolaydır.
45. Biz onların ne dediklerini
çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim
uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver.
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. Bu harf ile ilgili olarak
Bakara sûresinin ilk âyetinin dipnotuna bakınız.
2. "Tübba",
Yemen hükümdarlarına verilen addır.
3. Bu âyette sabah,
öğle ve ikindi namazlarının vakitlerine; bir sonraki 40. âyette ise, akşam ve
yatsı namazlarının vakitlerine işaret edilmektedir.
BELED | ŞEHİR, BELDE
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |