11- KUŞLUK VAKTİ | DUHÂ (Kitap
Sırası-93)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1. Kuşluk vaktine
andolsun,
2. Karanlığı
çöktüğü vakit geceye andolsun ki,
3. Rabbin seni terk
etmedi, sana darılmadı da.1
Not.1 Varaka’nın ölümüyle vahyin kesilmesi
ve hemen akabinde Hz. Muhammed’in
birkaç kez dağa çıkıp intihara kalkışması acaba hiçbir şey
çağrıştırmıyor mu?
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.51).
Not.2 Hz.
Muhammed bir gün Cebrail’e, “Engel
nedir ki sıkça bizi ziyaret etmiyorsun?” diye soruyor. Başka bir hadiste de “İnan
ki sen gecikince ben korktum, acaba Allah benden rahatsız mı olmuş diye” dediği bildiriliyor. Bunun üzerine Cebrail bu ayeti getiriyor.
bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.51-53).
Not.3 Duha
1-3, Kehf 23–24, Mücadele 12-13: Allah, Muhammed’le
Konuşmayı Vergiye Bağlıyor!
a) Mücadele suresi Medine’de ortaya
atılmıştır. Dikkat edilirse Muhammed saltanatını kurduktan sonra kendisiyle
yapılmak istenen görüşmeleri/konuşmaları bile vergiye bağlıyor. Neymiş; böyle
bir yöntemle fakirlere bir kurtuluş yolunu bulmak, onlar için yeni bir gelir
kaynağı sağlamak istemiş. Gerçi bu ayetin Kur’an’a yazılmasının
nedeni sadece fakirlere bir gelir sağlamak değil; bununla birlikte kâfirlerle
müminler arasında bir ölçü olarak düşünülmüş diyenler de var. Yani kişinin
imanı zayıf olsa zaten gelip Muhammed’le parayla konuşmaz gibi yorumlar da
yapılmıştır.
b) Diyelim bir kişi günde defalarca
Muhammed’le görüştü; bu ayete göre her
görüşme için sadaka verirse zaten iflas eder; vermezse Muhammed
tarafından töhmet altında kalır. Doğrusu
çok ilginç bir ekonomik model. Kadı Beydavi gibileri, “Bu ayetin iniş sebeplerinden biri de
Muhammed’den sorulan lüzumsuz soruların önünü kesmektir” diyorlar. Gerçekten bu ayet, bir bakıma
Muhammed’den sorulan zor sorulara karşı bir ambargo niteliğindedir.
Kur’an’dan örnek verelim:
c) Bazı insanlar (özellikle de
Yahudiler) Tevrat’ta yanıtı bulunmayan konularda (örneğin; ruh nedir,
Zul’karneyn kimdir, Ashab-ı Kehf kimlerdir vb) Muhammed’den sorular
sorarlar. Bilmediği konular olduğu için ayet de yazamıyor. Bu nedenle
cemaate, “Yarın yanıtını vereceğim”
diyor. Amacı, zamandan kazanıp bir yerlerden
yanıt bulup da Cebrail vahiy getirdi diyebilmek. Adam ertesi gün
de gelir; fakat yine yanıt veremez.
d) İşin içinden çıkmak için şöyle bir ayet oluşturuyor: “Ey Muhammed, herhangi bir iş için ‘inşallah’/ eğer tanrı dilerse
demeden, yarın onu yapacağım deme.” diyor (Kehf 23–24). Bu
konuda bütün tefsirlere bakılabilir.
e) Burada “İnşallah” ifadesinin kullanılmamasından tanrının duyduğu
rahatsızlık dikkat çekicidir. Tanrı niye
o kadar kendi kimliği peşine düşmüş anlamak zor! Öyleki, bu konuda “Kestiğiniz bir hayvan üzerinde adımı
anmazsanız onun eti haramdır” deyip özel ayet
bile gönderiyor (En’am 121).
Demek ki Kur’an’a göre bir
hayvanın kesiminde ne kadar sağlık kurallarına uyulursa uyulsun tanrı adı
söylenmedi mi yenmemeli/ haramdır.
f) Aynı sorun Kur’an’da bir başka
yerde de yaşanıyor. Muhammed henüz Mekke’de iken her nedense bir ara ayetler indirmiyor. Bunun üzerine bazıları
kendisine, “Bakıyoruz senin şeytanın bu
günlerde seni terk etmiş” diyorlar. Bu
gibi olumsuzluklardan kurtulmak, böylesine bir ezikliği yaşamamak
için Kur’an’a şöyle bir savunma ayeti yazıyor: “Andolsun kuşluk vaktine ve sakinleştiği zaman geceye ki senin rabbin ne
seni terk etti, ne de sana darıldı.” (Duha
1-3)
g) Görüldüğü gibi Mekke’de savunma ayetleri gönderiken,
Medine’de görüşmeleri vergiye bağlıyor!
h) Muhammed bu gibi zor sorular konusunda ya Tevrat’tan, ya da bilen
arkadaşlarından bilgi alırdı. Hatta Tevrat’tan anlamak için Kur’an’ı
hazırlayan komisyonun başkanı Zeyd bin
Sabit’e, Tevrat dili olan
İbranice’yi öğren diyordu (Kur’an’ın Kökeni, s.46). Muhammed’in Zeyd’e
İbranice’yi öğren demesinden maksat, gelen mektupları okumak, onlara yanıt
vermek olarak belirtiliyorsa da bu doğru değildir. Çünkü o günlerde İbranice,
çevrede bulunan önemli devletlerin dili değildi ki buna önem verilsin.
Dolayısıyla burada maksat Tevrat’tan
bilgi almak için bu konuda eleman yetiştirmekti.
bkz.
Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal
Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.181-183).
ayrıca; benzer
konu için; bkz. Maide 102 (Not.1): Allah,
Muhammed’le Konuşmaya Kota Getiriyor!
4. Muhakkak ki
âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır.
5. Şüphesiz, Rabbin
sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.
6. Seni yetim bulup
da barındırmadı mı?
7. Seni yolunu
kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi?
8. Seni ihtiyaç
içinde bulup da zengin etmedi mi?
9. Öyleyse sakın
yetimi ezme!
Not.1 Fecr
17, Duha 6, 9: Bu uygulamalar da İslamdan
binlerce yıl öncesinden gelmektedir. Sümer
kanun yapımcıları kendi kanunlarında, “Biz
dulu, yetimi, yoksulu... kimseye ezdirmeyeceğiz” gibi somut ifadeler
kullanmakla birlikte; onlar, Kuran’ın
kullandığı cehennem tehdidi yerine maddi cezalar uygulardı. Kaynak: Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve
Dinler, (pdf-s.30-31).
10. Sakın isteyeni
azarlama!
11. Rabbinin nimetine
gelince; işte onu anlat.
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. Hz. Peygamber’e
vahyin gelişi bir süre için kesilince müşrikler, “Rabbi onu terk etti” dediler.
Bunun üzerine bu âyetler indi.
İNŞİRÂH | AÇILMAK, GENİŞLEMEK
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |