ANA SAYFA AÇIKLAMALAR SURELER AYETLER İÇİNDEKİLER MEKKE DÖNEMİ NOTLAR HİCRET NOTLAR MEDİNE DÖNEMİ NOTLAR HZ. MUHAMMED’İN ÖLÜMÜ HZ. MUHAMMED’DEN SONRA SON NOTLAR




            27- BURÇLAR | BÜRÛC (Kitap Sırası-85)


SURE AÇIKLAMASI (Diyanet İşleri Başkanlığı)
Mekke döneminde inmiştir. 22 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Bürûc” kelimesinden almıştır. Bürûc, burçlar demektir.

            Şefkatle merhamet eden Allah’ın adıyla.

1.         Burçlarla dolu göğe andolsun,

Not.1         ŞAİR KUSS BİN SAİDE: Buruc 1, Furkan 61, Hicr 16: Kur’an’da üç yerde geçen (bu ayetlerdeki) “Burçlar sahibi gökler cümlesi harfiyen şair Kuss bin Saide’den alınmıştır.

                   Bunu bizzat Hz. Muhammed kendisi anlatıyor: “Bir gün ben onu Ukaz panayırında gördüm, kırmızı bir deve üzerindeydi ve halka hitaben çok hararetli, ilginç bir konuşma yaptı. Onun o günkü konuşmasını hiç unutamıyorum.” diyor ve bu cümle dahil diğer konuşmalarını anlatıyor.

                   Bu cümleler daha sonra ayet olarak kullanılmıştır.

                   Bu şair miladi 600’de vefat ederken henüz Muhammed peygamberlik iddiasında bulunmamıştı; bundan on yıl sonra peygamber oluyor. Kuss, konuşmasının başında, giden bir daha gelmiyor, yaratılması gereken de sürekli yaratılıyor. Giden­ler halinden memnunlar mı ki sesleri çıkmıyor veya unutuldular mı bilemiyorum, diyor. Kuss’un, gökte haber var, yerde ibret var sözünden sonra, Muhammed onun bazı önemli açıklamalarını o gelen heyete anlatıyor.

                   Kuss Hıristiyan’dı; ancak arayışlar içindeydi, yeni bir din pe­şindeydi. Daha doğrusu “ben peygamberim, bana vahiy geldi” de­meye hazırlanıyordu. Ancak yaşlıydı ömrü buna yetmedi.

                   De­mek ki o zaman ben peygamberim fikri bir kültür gibiydi. Bunu iyi yürüten, başaran kendini ilan ederdi. Müseyleme ve Tuleyha gibileri de o dönem peygamberliğini ilan edenler arasındaydı.

                   Bu şairden alınan diğer cümleler ve şiirlerinden benzer alıntılar için...

                   ...bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.46-50).

2.         Va’dedilmiş güne (kıyamete) andolsun,

3-5.      Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir.1

6-7.      O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

8-9.      Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.

10.       Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.

11.       İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte bu büyük başarıdır.

Not.1         APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI KELİMELER:

                   Meryem 97, Taha 113, Şuara 193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf 2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde) Kur’an;

                   Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik” diyor. Bir yerde;

                   Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor! (Şuara 198-199). Bir yerde;

                   Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).

Oysa;        Kur’an’da sekiz yerde geçen (Arapçasında);

                   YENİMkelimesi Arapça değildir.

                   İbranice’dir ve “deniz” demektir, Kur’an’da da “deniz-ırmak” anlamında kullanılmıştır. Nebatice’dir ve Süryanice’dir diyenler de var (Arapça karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.272).

12.       Şüphesiz, Rabbinin yakalaması çok çetindir.

13.       Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar.

14.       O, çok bağışlayandır, çok sevendir.

15.       Arş’ın sahibidir, şanı yüce olandır.

16.       Dilediğini mutlaka yapandır.

17-18.  Orduların, Firavun ve Semûd’un haberi sana geldi mi?

19.       Hayır, inkâr edenler, hâlâ yalanlamaktadırlar.

20.       Oysa Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.

21.       Hayır, o (yalanlamakta oldukları kitap) şanı yüce bir Kur’an’dır.

22.       O, korunmuş bir levhada (Levh-i Mahfuz’da)dır.

Not.1         Bürûc 17, 18, Neml 75: “Dünyadaki bütün olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğu” teması çok tanrılı Sumer Uygarlığından kaynaklanmaktadır. Aynı inanış Kur’an’da “Levh-i Mahfuz” olarak sürüyor. Bu ayete göre Kur’an bile gökte yazılı bulunuyor. Sumer’den kaynaklanan bir inanç!

                   bkz. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni, (pdf-s.24 ve s.28’de dipnot 23).





DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)

1.     Rivayete göre Necrân halkı Hıristiyanlığı kabul edince, Himyer Kralı Yahudi Zû Nuvâs onlara savaş açmış, dinlerinden dönmeyenleri açtığı hendeklerde yaktığı ateşlere atmıştı. Tefsir kaynaklarında bu âyetler başka olaylarla da açıklanmaktadırlar. Bu âyetler Mekke müşriklerinin işkencesine maruz kalan müslümanlara, geçmişte de inananların nasıl baskı altında kaldığını, ancak Allah’ın yardımının onlarla beraber olduğunu hatırlatmaktadır.



Sonraki sure
TÎN | İNCİR




KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ

1.      Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni

2.      Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2)

3.      Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler

4.      Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü

5.      Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni





SURELER (NÜZUL SIRASI)

Free Web Hosting