78- KESİN GERÇEKLEŞECEK (KIYAMET) |
HÂKKA (Kitap Sırası-69)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1. Gerçekleşecek
olan kıyamet!
2. Nedir o
gerçekleşecek olan kıyamet?
3. Gerçekleşecek
olan kıyametin ne olduğunu sen ne bileceksin?1
4. Semûd ve Âd
kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi (Kıyameti) yalanladılar.
5. Semûd kavmi
korkunç bir sarsıntı ile helâk edildi.
6. Âd kavmine
gelince, onlar da uğultulu ve dondurucu şiddetli bir rüzgârla helâk edildi.
7. Allah, onu
kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki
(eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere
serilmiş hâlde görürdün.
Not.1 Tur dağı ayetleri: Abese 29, Kaf 10, Kamer 20, Yasin 34,
Meryem 23, 25, Taha 71, Şuara 148, İsra 91, En’am 99, 141, Kehf 32, Nahl 11-67,
Mü’minun 19, Tur 1, Hakka 7, Rad 4, Rahman 11, 68, Bakara 266.
Zeytin ismi geçen ayetler: Abese 29, Tin 1, En’am 99-141,
Nahl 11, Nur 35
a) Hz. Musa’nın zaman zaman Tur dağına/Tur-i Sina’ya çıkıp Allah’la
konuşması, Kuran’da sıkça kullanılan konular arasındadır (yukarıdaki
ayetler).
b) Yine Hz. İsa’nın sıkça “Yeruşalime’ye yakın zeytinlik dağına çıkıp oradaki mabette halka, arkadaşlarına bilgi
verdiği” İncil’de anlatılmaktadır
(Matta 21/1, Markos incili, 13/3-28, 11/27, 14/26).
c) Bu arada incir ağacının da hikâyesi hem Tevrat’ta
(Tekvin, 3/7), hem İncil’de
(Markos, 13/28), hem de Kuran’da
(Araf, 22.ayet) anlatılmaktadır.
d) İşte Muhammed, incir-zeytin ve
Tur dağıyla ilgili eski mitolojik
inançları kendi Kuran’ında işlemiştir/ tabir caizse
onlara Kuran’da kadro açmıştır. Hatta
bir sureye “İncir” (Tin) birine de “Tur” ismi takmıştır. Sadece isim
takmakla kalmamış; aynı zamanda tanrı
bunlara daha da önem vererek bunların başına yemin de etmiştir kendi
Kuran’ında. İncir suresinin hemen ilk başında “And olsun incire, zeytine, Tur’i Sina’ya ve bu güvenli şehre
(Kâbe’ye)” diye yemin ediyor.
e) Muhammed incir olsun, zeytin olsun, tur dağı olsun bunları topluma karşı bir etki aracı,
söylediklerine inandırıcılık kazandırmak
amacıyla kullanmıştır. Bunun başka izah tarzı zaten olamaz.
f) İnsanlar yanımda muhteremdir; ancak bir sistem yanlışsa onu
söylemek, eleştirmek bir insanlık görevidir. Ben hiç kimsenin
ezilmesini istemiyorum. Bu arada en çok
ezilenin de, dinlerden medet bekleyen kişiler oldukları bir gerçektir.
Dolayısıyla, benim bu doğruları
söylemekle en fazla Müslümanlara
faydalı olacağım da bilinmeli.
bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve
Dinler, (pdf-s.149-150)
8. Şimdi onlardan
geri kalan bir şey görüyor musun?
9. Firavun, ondan
öncekiler ve yerle bir olan şehirler (halkı olan Lût kavmi) hep o suçu işlediler.
10. Öyle ki
Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine Allah da onları gittikçe
artan bir azap ile yakaladı.
11-12. Şüphesiz, (Nûh
zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için
bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.
13-15. Sûr’a bir defa
üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o
gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur.
16. Gök de yarılmış
ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur.
17. Melekler onun
kıyılarındadır. O gün Rabbinin Arş’ını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı
taşır.
18. O gün (hesap için
Allah’a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.
19. İşte o vakit,
kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: “Gelin, kitabımı okuyun!”
20. “Çünkü ben,
hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.”
21. Artık o, hoşnut
bir hayat içindedir.
22. Yüksek bir
cennettedir.
23. Onun meyveleri
sarkar (kolaylıkla devşirilebilir).
24. (Onlara şöyle
denir:) “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için.
25. Kitabı kendisine
sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.”
26. “Hesabımın ne
olduğunu da bilmeseydim.”
27. “Keşke ölüm her
şeyi bitirseydi.”
28. “Malım bana
hiçbir yarar sağlamadı.”
29. “Saltanatım da
yok olup gitti.”
30. (Allah, şöyle
der:) “Onu yakalayıp bağlayın.”
31. “Sonra onu
cehenneme atın.”
32. “Sonra uzunluğu
yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”
Not.1 ŞAİR ÜMEYYE B. EBİ SAİT: Kur’an’da, biz göğü direksiz,
yarattık, onu yıldızlarla süsledik, yeryüzünden çeşmeler fışkırttık, tertemiz
tatlı sular var ettik, çeşidi ekinler için yeryüzünü uygun kıldık ve siz her
şeyi ekip biçersiniz, her canlı belli bir süreden sonra ölüme mahkûmdur; ancak
baki olan Allah’tır. Ölümden sonra günahkârlar çıplak (bu çıplak kelimesi
hadiste de geçiyor) bir şekilde mahşer günü ortaya çıkacaklar ve ‘Yazıklar olsun bize’ diyecekler; sonunda uzun
zincirlere vurulup ateş alevine atılacaklar (ki Kur’an hem bu zincirleri
işliyor, hem de uzunluklarını veriyor: 70 arşındır diyor. Hakka 32). Orada ölmezler ki cezaları bitsin ve cezaları hep bu
şekilde devam edecek. İyiler ise gölgelik yerlerde keyif safa içindeler ve
canları ne istiyorsa alırlar gibi konular işlenmiştir Ümeyye’nin şiirlerinde.
Bu şairin şiirlerinden benzer alıntılar ve Kur’an’la benzerlikler
için...
...bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.43-46).
33. “Çünkü o, azamet
sahibi Allah’a iman etmiyordu.”
34. “Yoksulu
doyurmağa teşvik etmiyordu.”
35. “Bu sebeple,
bugün burada onun samimi bir dostu yoktur.”
36. “Kanlı irinden
başka bir yiyeceği de yoktur.”
37. Onu
günahkârlardan başkası yemez.”
38-40. Görebildiklerinize
ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an), hiç şüphesiz çok şerefli bir
elçinin (Allah’tan alıp tebliğ ettiği) sözüdür.
41. O, bir şairin
sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!
42. Bir kâhinin sözü
de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!
43. O, âlemlerin
Rabbi tarafından indirilmedir.
44-45. Eğer (Peygamber)
bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle
yakalardık.
46. Sonra da onun şah
damarını mutlaka keserdik.
47. Hiçbiriniz de bu
cezayı engelleyip ondan savamazdı.
Not.1 MUHAMMED, BİR TAKTİK OLARAK ALLAH’I ADINA KENDİNİ SORGULUYOR
İlgili ayetler: İsra 90-94, Yunus 94-95, Hud 35, Hakka
43-47, Enfal 32-33, Nisa 82, Maide 67.
Değinilen ayetler: Bakara 75, Nisa 46, Maide 13, 41.
Muhammed güya Allah’ına;
1) “Eğer
Kur’an’ı Muhammed uydursaydı onun
şahdamarını keserdik” dedirtiyor. (Hakka 43-47)
2) “Eğer Kuran’dan şüphe edersen, o
zaman kendinden önce kitap okuyanlardan (ehl-i kitaptan) sor”
dedirtiyor. (Yunus
94-95)
a) Bir kere Kur’an Allah’tan olsaydı bundan Muhammed niye şüphe duysun da Allah böyle bir şey desin
ki?!! Tek başına bu ayet bile
Kur’an’ın Allah’tan değil insanlar
tarafından yazıldığının kanıtıdır!
b) Bu ayet, bir taraftan
tescil ediyor ki, Muhammed
zamanında Kuran’da olup bitenleri kendisinden
daha iyi bilen insanlar varmış.
c) Öbür taraftan beraberinde şu
çelişkiyi de getiriyor: Allah’ın Muhammed’e, “Eğer Kuran’da şüphen varsa, o
zaman kendinden önce kitap okuyanlardan (ehl-i kitaptan) sor” deyip ehliyetli bulduğu o jüri heyeti acaba kimler? Çünkü Kur’an’ın Allah’ı ne Yahudileri, ne de Hıristiyanları kabul etmiyor;
ikisinin de Tevrat ve İncili bozduklarını/ tahrif ettiklerini söylüyor.
(Bakara 75, Nisa 46, Maide 13, 41)
Dolayısıyla burada anlaşılmaz bir durum söz konusudur.
3) Yine
Allah’ına “‘Kur’an’ı Muhammed uydurdu’ mu diyorlar? De ki, eğer
uydurdumsa bunun günahı benim boynumdadır” dedirtiyor. (Hud
35)
4) Bir
de abartılı biçimde: “Eğer bu Kur’an
Allah’tan başkasından gelmiş olsaydı o zaman içinde birçok
tutarsızlıklar olurdu” dedirtiyor. (Nisa 82)
5) “‘Bize gökten mucize göstermezsen biz
sana asla inanmayız’
diyenlere de ki, ‘rabbin şanı yücedir; ben ancak elçi olan bir beşerim’” dedirtiyor.
(İsra 90-94)
6) “Allah seni insanlardan korur” dedirtiyor. (Maide 67)
Ancak dediği çıkmıyor, Allah’ı kendisini korumuyor.
Bu konuda sağlam kaynaklarda Muhammed’in ifadesi vardır ki, o bir Yahudi kadının su-i kastıyla
öldürülmüştür. Yine sağlam kaynaklara göre Muhammed’i iki hanımı Ayşe
ve Hafsa ile babaları (sonraki
halifeler) Ebubekir ve Ömer öldürüyor.
7) “Ey
Allah, eğer bu kitap sendense bize gökten acıklı bir azap ver” diyen inanmayanlara
Allah’ına isnaden “Aranızda Muhammed
varken Allah size azap etmez” anlamında ayet gönderiyor. (Enfal 32-33)
a) İşte Muhammed Kuran’dan bilgisi olmayan insanları bu tür taktiklerle
etkilemeğe çalışıyor.
b) Şu an dünyada milyarlarca insan
çeşitli sıkıntılardan ötürü feryat edip bir kurtarıcı arıyor; ama kutsal
kitaplara göre dar günün tanrısı yardıma gelmiyor.
Muhammed’e
gelince anlatıldığı gibi en ufak bir rahatsızlığında Allah-Cebrail hemen hazır-nazırlar. Böylesine kişiye özel
tanrıya Sümerlerde de rastlanırdı. Her kralın ayrı tanrısı vardı.
c) Muhammed’in bu gibi ayetleri
oluşturmasından tek gayesi, “Bakın
ben kafadan konuşmuyorum; Allah beni göreve davet ediyor, yapmamazlık edemem”
fikrini insanlara kabul ettirmektir. Yoksa daha önce Mekke’de de Allah’ın
peygamberiydi neden korkudan namazlarını gizli kılardı, neden Hz.
Ali’yi kendi yerinde yatağına yatırıp geceleyin Medine’ye kaçıyordu!
bkz.
Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal
Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.191-192).
Not.2 Aslında
insanlar Kuran’ın içini açmamışlar,
insan dini konularda gerçekten
cahildir. Burada Muhammed’in Kuran’a
inandırıcılık kazandırmak için başvurduğu farklı bir taktiğine,
birkaç örnek ayetle değinmek istiyorum.
a) İsrâ 88, Yunus 37, 38, Hûd 13,
14, En'am 38, 92, Zumer 27, Fussilet 44, Kehf 54, Nahl 89, 103, Secde 2, 3,
Hakka 43-47, Rum 58, Ankebût 48, Bakara 2, 23, 24, Âl-i İmrân 7, Nisâ 82:
Bu ayetlerde özetle; “Biz bu kitapta
hiçbir şey eksik bırakmadık. Yoksa ‘Kur’an’ı
Muhammed uydurdu’ mu diyorlar? Bunu diyenin dili Arapça değildir (dili
yabancıdır). Bu Kur’an, Allah’tan (indirilmiş olup) başkası tarafından
uydurulmamıştır. Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı. Şüphedeyseniz, haydi siz de onun gibi bir sure getirin (ortaya
çıkarın). Bu Kur’an’ın bir benzerini
getiremezler” diyor
ve adeta meydan okunuyor.
b) Meryem 97, Taha 113, Şuara
193, 199, Yusuf 2, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf 3, Duhan
58, Ahkaf
12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37:
Bu ayetlerde özetle “Bu Kur’an ise apaçık Arapça’dır. (Ey
Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin
dilinle kolaylaştırdık. Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik.” diyor.
Sonuç: Bu
ayetlerin Kur’an’a inanırlık kazandırmak
için Muhammed tarafından ortaya atıldıkları, bizzat bu ayetlerden net
bir biçimde anlaşılıyor.
Kıssa: Balıkesirli
ilahiyatçı bir Prof. Hocamız anlatıyor: “Takvasıyla, Arapçası ile
meşhur bir hoca vardı ve bir Cuma günü bize camide vaaz verdi. Ara sıra
konuşmalarında ‘E’s-Sa’leb’u ve’l Unkud’
diyordu. Kimse bunun anlamını bilmiyordu. Biz bundan, “Arapça çok iyi biliyor, allame-i cihandır” sonucuna
varıyorduk. Vaazı bitince herkes
elini öpmek için kuyruğa girdi. Daha sonra İlahiyata gittiğim
sıralarda o cümlenin ne anlama geldiğini öğrendim; meğerki ‘Sa’leb’ Arapçada tilki, ‘Unkud’ da üzümmüş,
halkı etkilemek için konuşması arasında bir nevi nakarat gibi sık sık
kullanıyormuş. İşte böylesine boş
şeylerle insana elini öptürmeyi başarıyordu.”
Hisse: Gerçekten inananların durumu bu. Ben de
bunun içinden geldim, daha önce ben de böyle inanıyordum. Özellikle ölümden sonraki ütopya, cahil insanlar üzerinde çok
olumsuz etki yapar. Ölümden sonraki korkudan dolayı Kur’an ne
kadar yararsız şeyleri anlatsa da inananlar kolay kolay vazgeçemezler.
Kaynak: 1)
Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal
Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.192-193).
2) Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni, (pdf-s.15, 19-21).
48. Şüphesiz Kur’an,
Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.
49. Şüphesiz biz,
içinizden yalanlayanların olduğunu elbette biliyoruz.
50. Şüphesiz Kur’an,
kâfirler için mutlaka bir pişmanlık sebebidir.
51. Şüphesiz Kur’an,
gerçek kesin bilgidir.
52. O hâlde sen, yüce
Rabbinin adıyla tespih et.
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. Bu âyette, kıyamette
yaşanacak olan dehşetli hâlin, gözle görülmedikçe peygamber tarafından bile tam
olarak bilinip anlaşılamayacağına işaret edilmektedir.
ME'ÂRİC | YÜKSELME YOLLARI
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |