65- DİZÜSTÜ ÇÖKEN | CÂSİYE (Kitap
Sırası-45)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1. Hâ Mîm.1
Not.1 Bu
not için bkz. Kalem 52: Kur’an’da Anlamsız
Kelimeler (“Elif Lam Mim”, “usulcacık çekenlere” vb).
Konu: ŞAİR ÜMEYYE B. EBİ SAİT:
Sure başlarında kullanılan anlamları olmayan bu gibi işaretler ve yabancı
kelimeler, o
dönemin şairlerinden ünlü Ümeyye B. Ebi Sait’in
şiirlerinde sıkça
uyguladığı bir taktiktir.
(BU
KONU KALEM SURESİ’NİN SONUNDA -52. ayetten sonra- GENİŞ KAPSAMLI
İŞLENMEKTEDİR)
2. Kitab’ın
indirilişi, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.
3. Şüphesiz,
göklerde ve yerde, inananlar için (Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren)
nice deliller vardır.
4. Sizin
yaratılışınızda ve Allah’ın (yeryüzüne) yaydığı her bir canlıda da kesin olarak
inanan bir toplum için elbette nice deliller vardır.
5. Geceyle gündüzün
birbiri ardınca gelişinde, Allah’ın gökten rızık (sebebi olarak yağmur)
indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgârları evirip
çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller vardır.
6. İşte bunlar,
Allah’ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık Allah’tan ve
O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?
7. Her günahkâr
yalancının vay hâline!
8. Kendisine
Allah’ın âyetlerinin okunduğunu işitir de, sonra büyüklük taslayarak sanki
onları hiç duymamış gibi direnir. İşte onu elem dolu bir azap ile müjdele!
9. Âyetlerimizden
bir şey öğrenince onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
10. Arkalarında da
cehennem vardır. Dünyada kazandıkları ve Allah’tan başka edindikleri dostlar
onlara hiçbir fayda vermez. Onlar için elbette büyük bir azap vardır.
11. İşte bu (Kur’an)
bir hidayettir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere ise elem dolu çok kötü bir
azap vardır.
12. Allah, içinde
gemilerin, emriyle akıp gitmesi, O’nun lütfunu aramanız ve şükretmeniz için
denizi sizin hizmetinize verendir.
13. Göklerdeki ve
yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir.
Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır.
14. İnananlara söyle,
Allah’ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları (şimdilik) bağışlasınlar ki
Allah herhangi bir topluma (kendi) kazandığının karşılığını versin.
15. Kim salih bir
amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine
yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.
16. Andolsun biz,
İsrailoğullarına kitap, hükümranlık ve peygamberlik verdik. Onları güzel ve
temiz yiyeceklerle rızıklandırdık ve onları (dönemlerinde) âlemlere üstün
kıldık.
Not.1 Casiye 16, Bakara 47: “Tanrılar tarafından seçilmiş üstün bir halk” teması çok tanrılı Sumer Uygarlığından
kaynaklanmaktadır. Tevrat’ta İsrailoğullarının üstün bir halk olduğu
ayrıntılarıyla anlatılmakta, Kur’an’a da bu şekilde aktarılmaktadır.
bkz. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni, (pdf-s.23).
17. Onlara din işi
konusunda açık deliller verdik. Ama onlar ancak kendilerine bilgi geldikten
sonra, aralarındaki hasetten dolayı ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin,
hakkında ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü, aralarında hüküm
verecektir.
18. Sonra da seni din
işi konusunda açık bir yola koyduk. Sen ona uy, bilmeyenlerin heva ve
heveslerine uyma.
19. Çünkü onlar,
Allah’a karşı sana asla bir fayda sağlayamazlar. Şüphesiz zalimler birbirinin
dostlarıdır. Allah ise kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur.
20. Bu Kur’an,
insanlar için kalp gözleri (konumundaki bir nur), kesin olarak inanan bir
toplum için de bir hidayet ve bir rahmettir.
21. Yoksa kötülük
işleyenler, kendilerini, inanıp salih amel işleyenler gibi kılacağımızı;
hayatlarının ve ölümlerinin bir olacağını mı sanıyorlar? Ne kötü hüküm
veriyorlar!
22. Allah, gökleri ve
yeri, hak ve hikmete uygun olarak, herkese kazandığının karşılığı verilsin diye
yaratmıştır. Onlara zulm edilmez.
23. Nefsinin arzusunu
ilâh edinen, Allah’ın; (hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini
mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan
başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?
Not.1 Müddessir
31, Araf 155, 178, Fatır 8, Kasas 56, İsra 46, 97, Yunus 99-100, Hud 118-119,
En’am 39, 107, 111, 125, 137, 149, Zümer 36-37, Şura 8, 46, Casiye 23, Nahl 9,
37, 93, İbrahim 4, 27, Secde 13, Ankebut 21, Rad 27, İnsan 30-31, Enfal 23,
Nisa 88, 94, 143, Nur 21, 46, Teğabun 11, Maide 40-41, 48, Tevbe 19, 127 (+
Furkan 44, Enfal 32):
a) Bu ayetlerde “Allah dilediğini hidayete erdirir, dilediğini saptırır” diyor. Ben de burada derim
ki, mademki Kuran’ın Allah’ı her şeyi yapabiliyor; o halde kızıp da insanlara “Hayvanlardan da betersiniz” (Furkan 44
vd) diyeceğine; insanları daha
mükemmel bir modelde yaratsaydı herhalde her yönüyle iyi olurdu.
b) Daha net ifadeyle açıklamam
gerekirse, artık insanlar uyandı, kimse “Ey ahali! Ben peygamberim, tanrıdan geliyorum...” lafına
artık bugünkü insanlar kolay inanmaz; çocuklar bile böylelerini kovalarlar. Tabi ki çıkarcı idareciler
varsa (ki vardır) o zaman iş değişir.
c) Muhammed zamanında da bu
efsanelere inanmayan insanlar vardı, o günkü toplumda bilgi bakımından çok
değerli insanlar vardı; ancak Muhammed
onları kaba kuvvetle ortadan kaldırdı. O zaman Muhammed’e kafa tutabilen insanların
varlığı konusunda Kuran’da
önemli ipuçları vardır.
d) Kısaca bir örnek vereyim: Enfal
32’de Kuran’ın Muhammed tarafından uydurulduğuna ilişkin o günkü
muhalifler, “Ey Allah, eğer bu
Kuran senden gelen hak bir kitap ise, durma bizim üzerimize gökten taşlar
yağdır veya bize daha acıklı bir azap ver...” derken, Kuran’ın Allah’ı (yani Muhammed’in
kendisi) buna karşı “İçinizde
peygamberim (Muhammed) varken ben
nasıl sizi cezalandırayım” karşılığını verip onları bu
sözlerle ikna etmeğe çalışıyordu. Artık
kim buna ne kadar inanmışsa!
bkz.
Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal
Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.163-164).
Not.2 Şu ayetler yukarıdakilerle çelişiyor:
a) Zümer 41: Yukarıdaki
ayetlerde “Allah dilediğini hidayete erdirir, dilediğini saptırır”
derken bu ayette “Kim doğru yola
girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar”
diyor. Bu ayetin diğerleriyle çeliştiği
çok açık!
b) Nisa 140: Yukarıdaki ayetlerde “Allah dilediğini hidayete erdirir, dilediğini saptırır” derken bu ayette “inkârcılarla oturmayın, aksi hâlde siz de onlar
gibi olursunuz” diyor. Bu ayetin
diğerleriyle çeliştiği çok açık!
c) Nahl 93: Bu ayette “Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta
olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz” diyor. Kendisiyle çelişen bir ayet!...
24. Dediler ki:
“Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok
eder.” Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.
25. Onlara
âyetlerimiz açıkça okunduğu zaman onların delilleri ancak, “Doğru söyleyenler
iseniz babalarımızı getirin” demek oldu.
26. De ki: “Allah
sizi yaşatıyor. Sonra sizi öldürecek, sonra da kendisinde şüphe olmayan Kıyamet
gününde sizi bir araya getirecek, ama insanların çoğu bilmezler.”
27. Göklerin ve yerin
hükümranlığı Allah’ındır. Kıyamet kopacağı gün, işte o gün batıla sapanlar
hüsrana uğrayacaklardır.
28. O gün her ümmeti
diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. (Onlara şöyle denilir:)
“Bugün (yalnızca) yaptıklarınızın karşılığı verilecektir.”
29. İşte kitabımız,
size karşı gerçeği söylüyor. Çünkü biz yapmakta olduklarınızı kaydediyorduk.
30. İnanıp salih
ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır. İşte bu
apaçık başarıdır.
31. İnkâr edenlere
gelince, onlara şöyle denir: “Âyetlerim size okunmuştu da sizler büyüklük
taslamış ve günahkâr bir kavim olmuş değil miydiniz?”
32. “Şüphesiz,
Allah’ın va’di gerçektir, kıyamet hakkında hiçbir şüphe yoktur” dendiği zaman
ise; “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, sadece zannediyoruz. Biz bu konuda
kesin kanaat sahibi değiliz” demiştiniz.
33. Yaptıklarının
kötülükleri karşılarına dikilmiş ve alay edip durdukları şey, kendilerini
kuşatıvermiştir.
34. Onlara şöyle
denir: “Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi, bu gün biz de sizi unutuyoruz.
Barınağınız ateştir. Yardımcılarınız da yoktur.”
35. “Bunun sebebi,
Allah’ın âyetlerini alaya almanız ve dünya hayatının sizi aldatmasıdır.” Artık
bugün ateşten çıkarılmazlar ve Allah’ın rızasını kazandıracak amelleri işleme
istekleri kabul edilmez.
36. Hamd, göklerin
Rabbi ve yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
37. Göklerde ve yerde
ululuk O’na aittir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. Bu harflerle ilgili
olarak Bakara sûresinin ilk âyetinin dipnotuna bakınız.
AHKÂF | ÂD KAVMİNİN YAŞADIĞI KUMUL
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |