ANA SAYFA AÇIKLAMALAR SURELER AYETLER İÇİNDEKİLER MEKKE DÖNEMİ NOTLAR HİCRET NOTLAR MEDİNE DÖNEMİ NOTLAR HZ. MUHAMMED’İN ÖLÜMÜ HZ. MUHAMMED’DEN SONRA SON NOTLAR




            31- KIYAMET GÜNÜ | KIYÂME (Kitap Sırası-75)


SURE AÇIKLAMASI (Diyanet İşleri Başkanlığı)
Mekke döneminde inmiştir. 40 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Kıyâme” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, öldükten sonra dirilme ve ceza, ölüm sırasında insanın durumu ve kâfirlerin ahirette karşılaşacağı zorluklar konu edilmektedir.

            Şefkatle merhamet eden Allah’ın adıyla.

1.         Kıyamet gününe yemin ederim.

2.         (Kusurlarından dolayı kendini) kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba çekileceksiniz).

3.         İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır?

4.         Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.1

5.         Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti) yalanlamak ister.2

6.         “O kıyamet günü ne zaman?” diye sorar.

7-10.    Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.

11.       Hayır, hiçbir sığınacak yer yoktur.

Not.1         APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI KELİMELER:

                   Meryem 97, Taha 113, Şuara 193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf 2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde) Kur’an;

                   Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik” diyor. Bir yerde;

                   Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor! (Şuara 198-199). Bir yerde;

                   Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).

Oysa;        bu ayetin Arapçasında geçen;

                   VEZERkelimesi Arapça değildir.

                   Nebatice’dir, “dağ-sığınak” anlamına gelir. Kur’an’da da “sığınacak yer” anlamında kullanılmıştır (Arapça karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.291).

12.       O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.

13.       O gün insana, yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geri bıraktığı şeyler haber verilir.

14-15.  Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.

16.       (Ey Muhammed!) Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.

17.       Şüphesiz onu toplamak ve okumak bize aittir.

18.       O hâlde, biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy.

Not.1         A’la 6, Kıyamet 16-18: Hz. Ayşe’nin aktardığı bir hadis: Hz. Muhammed bir ara, “Falanca sureden bir ayeti artık atmıştım; ama Allah razı olsun; caminin yanından geçerken baktım ki içer­de biri o ayeti okuyor. O yüzden ben onu bir daha hatırladım ve Kur’an’ın ilgili yerine ekledim” diyor.

                   Ayşe bilindiği gibi Medine’de Muhammed ile evlenir ve sözü edilen o unutulan ayet hadisesi de Medi­ne’de olur. Yukarıda “sen hiç unutmayacaksın” ve “onun okunuşuna uy” şeklinde Al­lah’ın kendisine söz ve emir verdiği ayetler ise Mekke’de ilk gelen ayetlerdendir.

                   Peki, durum bu olunca, Hz. Muhammed nasıl diyebilir ki ben artık onu atmış/unutmuştum?

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.56-57).

19.       Sonra onu açıklamak da bize aittir.

Not.1         Kıyamet 16-19, Taha 114, Kehf 23-24: MUHAMMED YANILDIĞINDA NASIL BİR TAKTİK UYGULARDI?

                   “...acele ederek dilini oynatma... okutulması da bize aittir (onun garantörü biziz -burada biz’den kasıt Cebrail’miş-)...” (Kıyamet 16-19),

                   “(Cebrail tarafından) sana vahiy tamamlanmadan Kur’anı okumakta acele etme” (Taha 114),

                   İnşaallah! demeden “yarın şunu yapacağım” deme” (Kehf 23-24).

a)               Yukarıdaki ayetler ve benzerlerinden anlaşılan şudur ki, Muhammed zaman zaman yanlış bilgiler vermişbunun içinden çıkabilmesi için de, “Ne yapayım Cebrail konuya ilişkin henüz ayeti bitirmeden ben acele ettim, O yüzden yanlış bilgi verdim” mazeretini sağlamak amacıyla bu gibi ayetlere kendi Kur’an’ında yer vermiştir.

b)               Şu yorum da yapılmış: “Kur’an’ın bazı ayetleri pek açık değilmiş, Muhammed bunların ikinci bir ayetle açıklamalarını Allah’tan beklemeden kendi kafasından yanıt vermeye kalkışmasın diye bu ayetler inmiştir” diyenler de vardır.

Notlar:       Konuyu irdeleyelim:

a)               Bir kere tanrı ne demek istiyorsa (az ve öz misali) bir defada açık bir biçimde belirtebilir. Ayeti ilk önce muğlâk gönderip daha sonra 2. bir ayetle açıklamasına ne gerek var!

b)               Bundan da anlaşılıyor ki Muhammed, içine düştüğü yenilgilerden kurtulmak için bir kurtuluş yolu olarak bu yöntemi seçmiştir.

c)               Bir de madem tanrı bu ayetlerde “Ben Kur’an’ı senin kalbine yerleştireceğim”, başka yerde de “Kur’an’ı biz gönderdik, onu biz koruyacağız” (Hicr 9) diyor; o halde neden bir gün adamın biri güzel bir cümle okurken Muhammed ona “Allah senden razı olsun; ben artık o ayeti unutmuştum, sen bana hatırlattın; yeniden Kur’an’a alırım” desin ki!

d)               Hani tanrı “Kur’an’ın garantörü benim” diyor. Hem 40’dan fazla vahiy kâtipleri vardı güya. Neden 3. halife Osman zamanında o da halife Ömer’in teklifi üzerine Kur’an toplanırken taşlar üzerinde (Lihaf) deri (Rika), kemikler (ektaf), ağaç parçaları (ektab) üzerinde -güya- yazılı olan ayetlerle iki şahit gösterip “bende de şu şu ayetler vardır” diyen kişinin elindeki cümleler (sağlıksız bir biçimde) ayet olarak kabul edilip Kur’an’a yazılıyordu ki? Bu da Kur’an’ın ayrı bir sorunu.

                   bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.190-191).

20-21.  Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.

22.       O gün birtakım yüzler aydındır.

23.       Rablerine bakarlar.

24.       O gün birtakım yüzler de asıktır.

25.       Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.

26-30.  Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

31.       O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı.

32.       Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti.

33.       Sonra da kasıla kasıla ailesine gitmişti.

34-35.  “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir.

36.       İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.

37.       O dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi?

38.       Sonra bu, bir “alaka”3 oldu. Derken Allah onu yaratıp güzelce şekillendirdi.

39.       Nihayet ondan da erkek ve dişi iki eşi var etti.





DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)

1.     Diğer canlılara göre insanın el ve parmakları daha mükemmel yapıdadır. Hele parmak ucu izlerinin tüm insanlarda birbirinden farklı oluşu göz önüne alınacak olursa, âyetin üzerinde durduğu noktanın önemi anlaşılır.

2.     Âyete “Fakat insan geleceğinde de kötülük işlemeye devam etmek ister” şeklinde de meâl verilebilir.

3.     “Alaka”, erkeğin spermiyle döllenmiş dişi yumurtadan bir hafta zarfında oluşan hücre topluluğunun rahim cidarına asılıp gömülmüş şekli demektir.



Sonraki sure
HÜMEZE | ARKADAN ÇEKİŞTİREN




KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ

1.      Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni

2.      Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2)

3.      Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler

4.      Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü

5.      Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni





SURELER (NÜZUL SIRASI)

Free Web Hosting