31- KIYAMET GÜNÜ | KIYÂME (Kitap
Sırası-75)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1. Kıyamet gününe
yemin ederim.
2. (Kusurlarından
dolayı kendini) kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba
çekileceksiniz).
3. İnsan,
kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır?
4. Evet bizim, onun
parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.1
5. Fakat insan
önünü (geleceğini, kıyameti) yalanlamak ister.2
6. “O kıyamet günü
ne zaman?” diye sorar.
7-10. Gözler kamaştığı,
ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan
“kaçış nereye?” diyecektir.
11. Hayır, hiçbir
sığınacak yer yoktur.
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetin Arapçasında geçen;
“VEZER” kelimesi
Arapça değildir.
Nebatice’dir, “dağ-sığınak”
anlamına gelir. Kur’an’da da “sığınacak
yer” anlamında kullanılmıştır
(Arapça karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan
hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.291).
12. O gün varıp
durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
13. O gün insana,
yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geri bıraktığı şeyler haber verilir.
14-15. Hatta,
mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.
16. (Ey Muhammed!)
Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.
17. Şüphesiz onu
toplamak ve okumak bize aittir.
18. O hâlde, biz onu
okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy.
Not.1 A’la
6, Kıyamet 16-18: Hz. Ayşe’nin aktardığı bir hadis: Hz. Muhammed bir
ara, “Falanca sureden bir ayeti artık
atmıştım; ama Allah razı olsun; caminin yanından geçerken baktım ki içerde
biri o ayeti okuyor. O yüzden ben onu bir daha hatırladım ve Kur’an’ın ilgili
yerine ekledim” diyor.
Ayşe bilindiği gibi Medine’de
Muhammed ile evlenir ve sözü edilen o unutulan ayet hadisesi de Medine’de
olur. Yukarıda “sen hiç unutmayacaksın”
ve “onun okunuşuna uy” şeklinde Allah’ın kendisine söz ve emir verdiği
ayetler ise Mekke’de ilk gelen ayetlerdendir.
Peki, durum bu olunca, Hz. Muhammed nasıl diyebilir ki ben
artık onu atmış/unutmuştum?
bkz. Arif
Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.56-57).
19. Sonra onu
açıklamak da bize aittir.
Not.1 Kıyamet
16-19, Taha 114, Kehf 23-24: MUHAMMED
YANILDIĞINDA NASIL BİR TAKTİK UYGULARDI?
“...acele ederek dilini oynatma... okutulması da bize aittir
(onun garantörü biziz -burada biz’den kasıt Cebrail’miş-)...” (Kıyamet
16-19),
“(Cebrail tarafından) sana vahiy tamamlanmadan Kur’anı okumakta
acele etme” (Taha 114),
“İnşaallah! demeden “yarın
şunu yapacağım” deme” (Kehf 23-24).
a) Yukarıdaki ayetler ve
benzerlerinden anlaşılan şudur ki, Muhammed
zaman zaman yanlış bilgiler
vermiş, bunun içinden çıkabilmesi için de, “Ne yapayım Cebrail konuya ilişkin henüz ayeti bitirmeden ben acele
ettim, O yüzden yanlış bilgi verdim” mazeretini sağlamak amacıyla bu gibi ayetlere kendi Kur’an’ında yer
vermiştir.
b) Şu yorum da yapılmış: “Kur’an’ın bazı ayetleri pek açık değilmiş, Muhammed bunların
ikinci bir ayetle açıklamalarını Allah’tan beklemeden kendi kafasından yanıt
vermeye kalkışmasın diye bu ayetler inmiştir” diyenler de
vardır.
Notlar: Konuyu irdeleyelim:
a) Bir kere tanrı ne demek istiyorsa (az ve öz misali) bir defada açık bir biçimde belirtebilir. Ayeti ilk önce muğlâk gönderip
daha sonra 2. bir ayetle açıklamasına
ne gerek var!
b) Bundan da anlaşılıyor ki Muhammed, içine düştüğü
yenilgilerden kurtulmak için bir
kurtuluş yolu olarak bu yöntemi seçmiştir.
c) Bir de madem tanrı bu ayetlerde “Ben Kur’an’ı senin kalbine yerleştireceğim”,
başka yerde de “Kur’an’ı biz gönderdik, onu biz koruyacağız” (Hicr 9) diyor; o halde neden bir gün adamın biri güzel bir
cümle okurken Muhammed ona “Allah senden razı olsun; ben
artık o ayeti unutmuştum, sen bana hatırlattın; yeniden Kur’an’a alırım” desin
ki!
d) Hani tanrı “Kur’an’ın garantörü benim” diyor. Hem 40’dan fazla vahiy kâtipleri
vardı güya. Neden 3. halife Osman zamanında o da halife Ömer’in teklifi üzerine
Kur’an toplanırken taşlar üzerinde (Lihaf) deri (Rika), kemikler (ektaf), ağaç
parçaları (ektab) üzerinde -güya- yazılı olan ayetlerle iki şahit gösterip “bende de şu şu ayetler vardır” diyen
kişinin elindeki cümleler (sağlıksız bir biçimde) ayet olarak kabul edilip Kur’an’a
yazılıyordu ki? Bu da Kur’an’ın ayrı bir sorunu.
bkz.
Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal
Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.190-191).
20-21. Hayır! Siz dünyayı
seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.
22. O gün birtakım
yüzler aydındır.
23. Rablerine
bakarlar.
24. O gün birtakım
yüzler de asıktır.
25. Bel kemiklerini
kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.
26-30. Hayır, can boğaza
dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun
ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk
ediliş, Rabbinedir.
31. O, (Peygamberi)
doğrulamamış, namaz da kılmamıştı.
32. Fakat yalanlamış
ve yüz çevirmişti.
33. Sonra da kasıla
kasıla ailesine gitmişti.
34-35. “Bu azap sana
lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir.
36. İnsan, kendisinin
başıboş bırakılacağını mı zanneder.
37. O dökülen meniden
ibaret az bir su değil miydi?
38. Sonra bu, bir
“alaka”3 oldu. Derken Allah onu yaratıp güzelce şekillendirdi.
39. Nihayet ondan da
erkek ve dişi iki eşi var etti.
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. Diğer canlılara göre
insanın el ve parmakları daha mükemmel yapıdadır. Hele parmak ucu izlerinin tüm
insanlarda birbirinden farklı oluşu göz önüne alınacak olursa, âyetin üzerinde
durduğu noktanın önemi anlaşılır.
2. Âyete “Fakat insan
geleceğinde de kötülük işlemeye devam etmek ister” şeklinde de meâl
verilebilir.
3. “Alaka”, erkeğin
spermiyle döllenmiş dişi yumurtadan bir hafta zarfında oluşan hücre
topluluğunun rahim cidarına asılıp gömülmüş şekli demektir.
HÜMEZE | ARKADAN ÇEKİŞTİREN
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |