77- MÜLK | MÜLK (Kitap
Sırası-67)
Şefkatle merhamet
eden Allah’ın adıyla.
1. Hükümranlık
elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
2. O, hanginizin
daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak
güç sahibidir, çok bağışlayandır.
3. O, yedi göğü tabaka
tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere
daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?
Not.1 İsra 44, Fussilet 12, Müminun 17, 86,
Mülk 3, Nebe 12, Bakara 29, Talak 12: Bu ayetlerde yerkürenin “7
kat” olduğu yazıyor. Gerek İslam’da ve gerekse Tevrat’la Sümer
mitolojisinde ortak olarak kullanılan 7
(yedi) rakamı dikkat çekicidir. Sümerlerde 7 kapı, 7 tanrısal yasa, 7 dağ
aşmak, 7 cehennem kapısı, 7 ağaç... gibi terimler sıkça kullanılıyordu. Bu
inanç da çok tanrılı Sumer Uygarlığından
kaynaklanmaktadır. bkz.
Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal
Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.55-56).
4. Sonra tekrar
tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve
bitkin hâlde sana dönecektir.
5. Andolsun biz, en
yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve
(ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.1
Not.1 Cinlerin anlatıldığı ayetler: A’raf 179 Cin 8-10, İsra
88, Hicr 17-18, 26-27, En’am 112, 130, Saffat 6-10, Sebe 12 Ahkaf 29-32,
Zariyat 56, Mülk 5, Rahman 14-15, 33.
a) Kuran’da cinlerin anlatıldığı sureler/ayetler epey fazla. Cinlerden söz
ettiği için 28 ayetten oluşan bir surenin adı da “Cin” suresi oluyor.
b) Bir yerde cinlerin Allah’ın
izniyle Süleyman peygamberin emrinde çalıştıkları söyleniyor (Sebe 12).
c) Bir ayette cin ve insanların
yaradılış gayesi Allah’a kulluk etmeleri olarak gösteriliyor (Zariyat 56).
d) Rahman 14-15 ve Hicr
26-27’de insanın ateşte pişirilmiş kupkuru çamurdan, cinin de ateş korundan/
özünden yaratıldığı ifade ediliyor. Yine Rahman
33’te cin ve insanlara hitaben, “eğer gücünüz varsa yer ve göklerin dışına
çıkın bakalım” diyor.
e) Bir kere cinlere inanmak Muhammed’den önceki toplumlarda yaygındı; bunu
Kur’an da birçok ayetle teyit ediyor:
“Biz her peygambere insan ve cinlerden olan şeytanları düşman kıldık.” (En’am 112) Aynı surenin başka bir
ayetinde, “Ey cin ve insanlar! Size ayetlerimi anlatan, bu gününüzün geleceğini
haber veren peygamberlerim gelmedi mi” (En’am 130) diyerek hem
cinleri, hem de insanları kıyamet günü vereceği cezayla uyarıyor.
f) “Andolsun ki biz -Allah olarak-
çoğu cin ve insanları cehennem için yarattık” (A’raf 179) diyor. Bari “Cehennemi
çoğu cin ve insanlar için yarattık” deseydi neyse. Cümlede önemli bir terslik olduğu açık... Aynı ayetin
devamında, “Bu cin ve insanların
çoğu hayvanlardan da beterdir” anlamında ağır bir ifade kullanılıyor.
g) Açıktır ki Muhammed, insanları etkilemek için daha önce varolan
cin inancını, Kuran’ında bir etki aracı olarak kullanmıştır. Yani
insanların kendisi hakkında, “Mademki cinleri bilip onlar hakkında bu
bilgileri veriyor o zaman Allah’tan görev almış bir peygamberdir...” demelerini
sağlamak için bunları işlemiştir; yoksa bunun başka yorumu olamaz.
h) Şu da önemli ki, madem ki daha önce cinler/şeytanlar göklere
çıkarak meleklerin insanlar hakkında hazırladıkları raporları dinleyip ona
göre yeryüzünde fesat çıkarıyorlardı/karşı
tedbir alıyorlardı ve yine mademki
Muhammed’den sonra onlara artık bu yol kapandı; peki bu
durumda dünyadaki insanların daha rahat
etmeleri gerekirken -zira artık şeytanların ellerinde haber alma
hakkı, istihbari bilgiler edinme imkanı kalmadı ki insanları kötü yola sevk
etsinler- o zaman neden yeryüzünde haksızlıklar/fitne her
gün artarak devam ediyor!
bkz.
Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal
Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.159-162).
6. Rablerini inkâr
edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü varılacak yerdir orası!
7. Oraya
atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı korkunç uğultuyu işitirler.
8. Neredeyse
cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın
bekçileri onlara, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.
9. Onlar da şöyle
derler: “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah
hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ demiştik.”
10. Yine şöyle
derler: “Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli
ateştekilerden olmazdık.”
11. İşte böylece
günahlarını itiraf ederler. Artık alevli ateştekiler Allah’ın rahmetinden uzak
olsun!
12. Görmedikleri
hâlde Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
13. Sözünüzü
gizleyin, yahut onu açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü
(kalplerde olanı) hakkıyla bilir.
14. Yaratan bilmez
mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.
15. O, yeryüzünü
sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın
rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır.
16. Göktekinin sizi
yere geçirivermeyeceğinden emin mi oldunuz? (O zaman) bir de bakarsınız yeryüzü
şiddetle çalkalanıyor.
17. Yahut göktekinin,
üzerinize taş yağdıran rüzgâr göndermeyeceğinden mi emin oldunuz? O zaman,
uyarım nasılmış bileceksiniz!
18. Andolsun,
onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu!?
19. Üstlerinde kanat
çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı? Onları (havada) ancak Rahmân tutuyor.
Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla görendir.
20. Yahut Rahmân’dan
başka size yardım edecek şu ordunuz (taraftarlarınız) kimlerdir? İnkârcılar
ancak bir aldanış içindedirler.
21. Peki, Allah
rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? Hayır, onlar azgınlık ve
nefretle direnip durdular.
22. Şimdi, yüzüstü
kapanarak düşe kalka yürüyen mi daha doğru gider, yoksa dosdoğru bir yolda
dimdik yürüyen mi?
23. De ki: “O, sizi
yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az
şükrediyorsunuz!”
24. De ki: “O, sizi
yeryüzünde yaratıp çoğaltandır. Ancak O’nun huzurunda toplanacaksınız.”
25. “Eğer doğru
söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar.
26. De ki: “O bilgi,
ancak Allah katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
27. Onu (azabı)
yakından gördükleri zaman inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve onlara, “İşte
bu, (alaylı bir biçimde) isteyip durduğunuz şeydir” denir.
28. De ki: “Söyleyin
bakalım: Diyelim ki Allah beni ve beraberimdekileri helâk etti, yahut bize
acıdı. Peki, ya inkârcıları elem dolu bir azaptan kim koruyacak?”
29. De ki: “O,
Rahmân’dır. O’na iman ettik, yalnızca O’na tevekkül ettik. Siz, kimin apaçık
bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!”
30. De ki: “Söyleyin
bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akar su getirir?”
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. Yıldızların
şeytanlara atılan taşlar yapılması ile, ya mahiyetini yalnızca Allah’ın bildiği
bir şekilde şeytanların taşlanması kastedilmekte; ya da, insanlardan şeytanî
özellikler taşıyan ve yıldızlara bakıp gaybden haber veriyormuş gibi insanları
birtakım yalanlarla, saçma-sapan şeylerle kandırmaya çalışan falcıların ve
kâhinlerin hiçbir bilgiye dayanmayan atıp tutmalarına işaret edilmektedir. Ayrıca
bakınız: Hicr sûresi, âyet,15-18; Sâffât sûresi, âyet, 6-10.
HÂKKA | KESİN GERÇEKLEŞECEK (KIYAMET)
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |